top of page

BESLENMEYE DUYGULARI KARIŞTIRMAK


Beslenmenizi gözden geçirdiğinizde seçimlerinizin ne kadarını duygularınızdan bağımsız yaptığınızı hiç düşündünüz mü?

Günlük hayat akışında birçok farklı duygu yaşarız: öfke, stres, sevinç, korku, şaşkınlık, üzüntü vb. Çoğu zaman olumsuz duyguları uzaklaştırma ve yok sayma davranışı, besin seçimlerimizi etkiler.


Bu durum bebeklik ya da çocukluk döneminde olmayan, sonradan öğrenilen bir davranıştır. Yetişkinlik döneminde ise duyguları yok saymak, üstünü örtmek, reddetmek çok sık görülür. Duyguları örtmenin en yaygın aracı ise besinlerdir.


Başa çıkamadığımız, istemediğimiz her türlü duyguyu yemek yiyerek yok saymayı tercih ederiz. Bu davranış genellikle stres durumu ile pekişir. Stres, temelde bizi hayatta tutmayı hedefler. Akut, yani kısa dönem stres tepkisinin amacı budur. Ancak bu stres anını zihinde çevirme, düşünme kısmı bir yerden sonra kronikleşir. Akut stres bizi hayatta tutarken, kronik stres bize ruhsal ve bedensel anlamda zarar vermeye başlar. Bu noktada kronik stres "yeme tepkisi" oluşturur ve duygusal yeme döngüsü başlar.


İdeal ağırlığınıza ulaşmak için sık sık diyet programı uygulayıp, hedefe ulaşıp bu kiloyu koruyamıyorsanız, sizin de beslenmenizi kronik stres yönetiyor olabilir.


Aslında herkes daha fazla sebze yemesi, paketli ürün tüketmemesi, yeterli su içmesi, fiziksel aktivite yapması gerektiğini biliyor. Bunlara rağmen fazla kiloluluk/obezite hala nasıl bu kadar yaygın ve çözümsüz?


Çünkü vücut ağırlığımız sadece kalori giriş çıkışından ibaret değil, işin içinde birçok hormon, mekanizma, denge, genetik altyapı mevcut. Bunlara multidisipliner yaklaşmadığımız sürece, uyguladığımız programlar, verdiğimiz/aldığımız kilolar maalesef kalıcı olamaz.



18 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page