Kelime anlamı “birlik” olan Sanskritçe “yuji” sözcüğünden türemiştir. Başlangıç tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte, arkeolojik bulgular ışığında yaklaşık 50.000 yıl önce Hindistan’da ortaya çıktığı düşünülmektedir.
Yoga, aslında bir zihin-beden terapisidir. Spesifik duruş (Asana) – Nefes düzenlemeleri (Pranayama) – Meditasyon üçlemesinden oluşur.
Günümüzde yoganın bu kadar yaygınlaşmasında etkili 3 sebep vardır:
Genel Sağlık/Zindelik Arzusu
Fiziksel Aktivite
Spesifik Sağlık Problemleri
Hangi amaçla yaptığımızın bir önemi yok. Eğer yogayı hayatınıza dâhil ediyorsanız, fiziksel ve ruhsal sağlığınız için çok önemli bir adım attınız demektir. Bu pratikler sayesinde beden farkındalığı artar, stres ile başa çıkmak kolaylaşır, öz şefkat düzeyini arttırdığı için daha sağlıklı bir yaşam tarzı benimsetir. Yapılan çalışmalarda, yoga ve meditasyon pratiği yapanların çoğunluğunun fiziksel açıdan daha aktif, sigara vb. tütün ürünleri kullanmayan, vejetaryen tip beslenen kişiler olduğu rapor edilmiştir.
Peki, yoga egzersizi tüm bunları nasıl başarıyor?
Vücudumuzdaki stres yanıtını düzenleyen sistem “HPA aksı” olarak bilinmektedir. Stres hormonu olan kortizol fazla salgılandığında, vücutta birikimi önlemek amacı ile HPA aksı devreye girer ve kortizol salgısını durdurur. Anksiyete bozukluğu, depresyon gibi psikolojik hastalıkların yanı sıra diyabet ve yüksek tansiyon gibi kronik hastalar da bu aksın bozukluğundan kaynaklı ortaya çıkar. Tabii tek etken HPA aksı değildir, ancak vücuttaki stres yükü çok büyük bir etkendir. Vücudu serbest radikallere açık hale getirir, diğer bir deyiş ile bağışıklığı düşürür. Yoga ise HPA aksının düzgün çalışmasını sağlar. Bu yüzden birçok kronik hastalığın üzerindeki tedavi edici etkisi yadsınamaz.

İşte Yoga pratiğinin tedavi edici rol oynadığı diğer hastalıklar:
Epilepsi – Düzenli yoga egzersizinin epilepsi nöbetlerinin sıklık ve şiddetini azalttığı ile ilgili çalışmalar mevcuttur.
Alzheimer – Hastalığın temeli, NGF (Sinir Büyüme Faktörü) azalması ile ön beyin nöranlarının zarar görmesidir. Yoga pratiklerinin NGF düzeyini yükselttiği rapor edilmiştir.
Parkinson – Bu hastalık sonucu ortaya çıkan; bradikinezi (yavaş hareket etme), sabit duramama hali, esnekliğin azalması, anksiyete bozukluk, depresyon ve hayata karşı ilgisizlik durumlarının düzenli yoga pratikleri ile daha iyi seviyelere geldiği rapor edilmiştir.
Anksiyete Bozukluk/Depresyon – HPA aksı regülasyonu sayesinde vücuttaki stres hormonu yönetimi sağlanır.
Multiple Skleroz (MS) – Hastalar ile yapılan yoga pratikleri sonucunda; kronik yorgunluk hali, yürüme adım boyu, hız, dayanıklılık, beden farkındalığı, denge, akciğer kapasitesi, anksiyete, özgüven, sosyal iletişim gibi konularda ciddi gelişme kaydedilmiştir.
Spesifik hastalıklarda alternatif tedavi amaçlı kullanılan yoganın çeşidi/süresi/yoğunluğu kesinlikle uzman tarafından kararlaştırılmalıdır. Herhangi bir kronik rahatsızlığınız yoksa hayatınıza yogayı direkt alın derim.
Bir diyetisyen olarak konuşmam gerekirse, diyet sürecini ne kadar sağlıklı atlatmaya çalışsak da; sporun eşlik etmediği beslenme programları hep eksik kalır. Vücudumuzda yağ/kas/su doku birbirine bağlıdır. Biz yağ doku kaybı hedeflesek bile minimal olarak diğer dokulardan da eksilir. Kas dokudaki, özellikle de iskelet kas dokudaki kayıpları önlemek için mutlaka yoga/pilates/reformer türü bir egzersiz ile birlikte mümkünse tempolu yürüyüş yapılmalıdır. Bu şekilde bir bütün olarak ilerlediğimizde verilen kilolar kalıcı, sağlıklı ve tatmin edici olur.
Comments